25 Haziran 2021 Cuma

CEHENNEMİN DİLİ

 

“Yevme nekûlu licehenneme helimtele’ti ve tekûlu hel min mezîd: O gün ki Cehenneme ‘Doldun mu?’ diyeceğiz, o da ‘Daha ziyade var mı?’(Daha fazlası yok mu?) diyecek.” Kaf Sûresi-30. Ayet

Evet, Cehennemin de dili var, konuşuyor ve “daha yok mu?” diyor. Kur’an-ı Kerim’de Rabbimizin bize aktardığı kıssalardaki, mesellerdeki, müsemmalardaki, diyaloglardaki hikmetler oldum olası dikkatimi celp etmiştir. Mesela Cehennem neden “daha yok mu?” der, Cehennemin başmeleğinin ismi neden Malik, Cennetin kapısında mü’minleri karşılayan meleğin ismi neden Rıdvan? Ve daha her ayetinde bir hakikata müş’ar  birçok hikmet..

Hz Adem (a.s.) ilk yaratıldığında Cennet’teydi, sonsuz nimetler içinde.. elhak, sadece bir meyve yasak.. ve ebediyet güvencesi vadedilmemiş bir ahvalde..  “Ey Âdem! Sana ebedîlik ağacını ve yok olmayan bir saltanatı göstereyim mi?” Tâhâ Suresi 121 vesvesesiyle şeytan, onu ve eşini şaşırttı.. “Derken şeytan onların ayaklarını kaydırarak, içinde bulundukları nimet yurdundan çıkardı. Biz de: 'Haydi, dedik, birbirinize düşman olarak yeryüzüne inin! Siz orada belirli bir süre ikamet edip yararlanacaksınız.”

 (Bakara, 2/36, 38)

Hz Adem (a.s.)’den bize genetik yoluyla tevarüs eden haslet: ebediyet arzusu ve sınırsız mülke malik olma arzusu.. “hel min mezid”çilik.. Yani hemen hepimiz yaşadığımız dünyayı cennetleştirmeye çalışıyoruz, olabildiğince çok nimet yurduna dönüştürmeye çalışıyoruz.. ve de Cennet’teki gibi nimetleri kolayca edinmenin, sürekliliğinin ve çokluğunun yollarını arıyoruz.. İkinci haslet, ebedileşme arzusu.. bu dünyada hiç ölmeyecekmişiz gibi yaşamak istiyoruz.. nimetlerin yok olmayacağı, azalmayacağı bir dünyada yaşamak.. şaşkınlık ya da gaflet hali.. “İnsan, uykudadır, ölünce uyanır.” Hadisi ahvalimize tercüman..

Hz Adem (a.s.) hatasını anladı, şaşkınlıktan çabuk sıyrıldı.. Sınırsız ve sonsuz olanın, Malik’ul Mülk olanın, ezeli ve ebedi olanın Allah olduğunu bildi ve O’na yöneldi. Peki ya hatasını anlamayan Ademoğulları.. o kadar çok ki, ziyadesiyle mevcut.. yok’luğu er ya da geç tadacak olan varlıklar.. çoklukla, yalan olanla oyalananlar, oyalandıkça sahip olmaya ve sahip olduğunu zannettiği şeylere karşı şehevatı artanlar.. Arttıkça artırmak isteyen, “Daha yok mu, daha yok mu?” diyen, “benim …… -im , benim …….-ım, benim …….-um, benim …….-üm” diye diye malik olduğu şeylerin ilk Malik’ini, son Malik’ini, gerçek Malik’ini bilmeden, emanet şuurunda olmadan oyalanmasını tamamlayıp Cehennemin başmeleği Malik’in “Daha yok mu?”sunun nesnesi olacak olan gafiller.. Mesela onlardan biri David Rockefeller.. Hedefi 200 yaşını görmekmiş.. Bu amaca matuf 6 kalp nakli, 3 böbrek ve 2 de ciğer nakli yaptırmış.. ama nafile.. Geberdi gitti 101 yaşında.. Bir namazlık saltanatı bile olmayacak taht misali o musalla taşında..

Dünyanın sayılı milyarderlerinden(dolar üzerinden:)) Nelere malik değilmiş ki..  “Dünyanın neredeyse yarısından bile fazla bir etki alanına sahip..” diyor Vikipedi.. 5 ila 15 trilyon dolar servetiyle, "Dünya imparatorluğu" kurmak istemiş; "dünyaya yeniden düzen verecekmiş" petrol kokan kanlı elleriyle.. Ama işte çarnaçar zaik’lerinden oldu mevtin.. şimdi yanında mı acep servetin? Zihnimin fonuna gelen bir şarkı.. Bazı hakikatleri Sezen ve dillendiren birinden.. “Bu dünya ne sana, ne de bana kalmaz.. Bu dünya ne sana, ne de bana kalmaz.. Sultan Süleyman’a kalmadı böyle.. hiçbir kitap yazmaz..”

“Elhakumut tekasür, hatta zurtumul mekabir”

Çokluk oyalar.. mal ve mülk kişiyi kendine köle eder. Makinaların çoğalmasıyla modern insan hayatı kolaylaştıracağını sandı.. ama ortada bir terslik vardı.. makinalar sahibini köleleştiriyordu. Akıllı olanlar da daha fazla..

Mal da yalan mülk de yalan

Var biraz da sen oyalan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.