“Tükürün milleti alçakça vuran darbelere!” diyor tepeden tırnağa iman
ve dava adamı Mehmet Âkif, tükürdük şükür. Şimdi sıra beyitin ikinci
mısraı olan maddede: “Tükürün onlara alkış dağıtan kahbelere!” Onu da yapacağız
inşallah, unutacağız veya sineye gömeceğiz sanmasınlar. Biz vicdanlarımızda
çoktan mahkûm etmiştik zaten. Zira bir önceki yazımda da değindiğim gibi
günahları, hainlikleri, “ıslah edici-barışçı” maskesiyle yeryüzünü ifsad
etmeleri o kadar birikti ki.. Şimdi sıra
bu darbe girişimine alkış tutanların yüzlerine tükürüp onlardan yüz çevirmeye
geldi. Fiilen bunu hayata geçirme zamanı. Yüz çevirme deyince aklıma gah Âkif’e
gah üstad Necip Fazıl’a nispet edilerek anlatılan bir anekdot geldi. Dünya ve
ukba görüşleri zıt olan bu yüzden yıldızlarının barışmadığı –isim
vermeyeyim-dönemin meşhur muharrirlerinden biri, bir ortamda üstad ile karşılaşmış. Üstadın sakal
bıraktığını görünce takılmak istemiş ve
alaylı bir üslupla şöyle demiş:
– Aaaa!!!… Azizim, maymuna dönmüşsün.
Kelimelerin anlam inceliklerine vakıf olan üstad, hiç istifini bozmadan, karşısında
duran zata sırtını dönerek: “O zaman duvara döneyim, bari.” demiş.
Yıllardır hatta asırlardır bizi tabiri caizse adam yerine koymayan,
bizi barbar, gayrımedeni olarak gören, her daim vesayetçi, mağrur ve kibirli
bir edayla tepeden bakarak tahkir eden, hakkımızda iyi niyetleri hiçbir vakit
vaki olmamış olan Batı’dan yüz çevirmenin vakti zamanı gelmedi mi diye
düşünmüyor değilim. Zira ne demiş şiirin devamında üstad : “Tükürün Ehl-i
Salîb'in(1) o hayâsız yüzüne! Tükürün onların asla güvenilmez sözüne!”
Bizim Batılılaşma serüvenimiz yaklaşık iki yüz yıllık bir geçmiş
dayanıyor. Yani iki yüz yıldır vechimizi onlara dönmüş, onlar gibi olmaya,
yaşamaya, onların değerlerini hayatımıza geçirmeye çalışmışız. Peki, onların
gözünde, bilinçaltında ve üstünde makes bulan Türk imajı nedir? Biz kendimizi Avrupalı bir ülke olarak
görüyor, 50 yıldır birliklerine girmeye çalışıyoruz. (Bence bizi futboldan
başka hiçbir liglerine, birliklerine almayacaklar.) Peki ya Türk deyince Batılıların
akıllarına ne geliyor? Kültürel anlamda Türk hamamı, Türk lokumu, Türk kahvesi,
kebap, tavla ve bir de İngilizcede deyimleşmiş olan “Türk gibi sigara
içmek”.. Bizi biz yapan değerler,
olgular bunlardan mı ibaret?
Tarihî olarak bilinçlerinin backgrounduna kazınmış olan ve dünden
bugüne bize karşı tutumlarını tayin eden olaylar neler?
1. Gotlar(Vizigot, Ostrogotlar-İsveçlilerin ataları), Anglo
Saksonlar (İngilizlerin ataları), Vandallar(2),
Alamanlar (Almanların, Avusturyalıların ataları) ve Franklar(Fransızların
ataları) gibi Cermen(3) kavimlerinin Avrupa’ya göçlerine sebep olan
Büyük Hun Hükümdarı Attila,
2. 1071 Malazgirt zaferiyle beraber ataları
saydıkları Latin, Rum, Yunanlara karşı ve Haçlı seferlerine(4) karşı büyük
fetihler gerçekleştirmiş, büyük zaferler kazanmış Selçuklu devletleri,
3. 1453 İstanbul’un fethiyle tarihte kurdukları
en büyük imparatorluğa (Roma imparatorluğuna) son veren büyük sultan Fatih
Sultan Mehmed Han,
4. 1529’da
onların tabiriyle Muhteşem Süleyman’ın ve 1683 yılında Sultan IV. Mehmet’in
Avrupa’nın içlerine kadar girerek Viyana’yı kuşatmaları,
5. Ulu sultan II. Abdulhamit Han’ın arz-ı
mevudun ilk adımını atmak isteyen Yahudilere Filistin topraklarını satmayışı,
6. Son olarak İngiliz ve Fransızlar
arasında yapılan Osmanlı Devleti'nin Orta
Doğu'daki ve Anadolu’daki topraklarının paylaşılmasını öngören Sykes-Picot Anlaşmasına, Sevr ‘e karşı;
Yunanlıların Megalo İdeasına
(5) karşı verilen Gazi Mustafa Kemal önderliğindeki büyük İstiklal Harbimizde
hezimete uğrayışları, onların tabiriyle Küçük Asya Felaketi.
Bütün bu tarihî gerçeklerden ötürü zihinlerine kodlanmış, ilmek ilmek işlenmiş bir Türk husumeti.. Almanya’da da ikamet eden bir tanıdık, bazı
Almanların hala çocuklarını Türkler geliyor diye korkuttuklarını söylemişti
geçenlerde. İngiltere’ye bir proje sebebiyle giden bir dostum da Londra’da binlerce
insanın sığacağı dev bir katedrali ziyaret etmişler. Büyüklüğünün sebebini
sormuşlar, ne derlerse beğenirsiniz, Viyana kuşatması sırasında Türklerin
Britanya’ya kadar gelme ihtimaline karşı yapılmış o katedral..
Halâ içlerinde böyle bir korku olsa gerek bizi elli yıldır Avrupa Birliğinin
kapısında oyalıyorlar.. Son günlerde içlerinden bazıları her zamanki
pişkinlikleriyle açık açık birliğe kabul edilemeyeceğimizi, bize özel bir statü
verilmesi gerektiğini falan söylüyor.. Sevsinler özel statünüzü. Halâ
korkuyorlar 80 milyona yaklaşan nüfusumuzla, 600 bin kişilik ordumuzla ve artık
sadece vasıfsız olmayan nitelikli insan gücümüzle Avrupa Birliğine girersek tüm
Avrupa’yı fethedeceğimizden. Onlar için en iyi Türk fabrikalarında beden gücüne
dayalı işlerde çalıştıracakları Türk’tür. Bu yüzden almamak için bir sürü bahane..
Kendilerinden olana “ehlen ve sehlen”, bize gelince 'yerim dar', yer açınca 'yenim dar' …
Bir vize serbestiyeti için bile 72 maddelik bir önkoşul silsilesi
sundular.. Ve kendi aralarında bile uzlaşılmış olmayan bir terör yasası
dayatmaları da cabası.. Niyetinizin hüsni olmadığını, sui olduğunu terör
örgütlerine (özellikle Almanya, Belçika) aşikarane verdiğiniz destekle açık net
gösterdiniz ki.. Kopenhag, Maastricht
kriterleriymiş.. Biz artık çok iyi biliyoruz ki biz ya tam seküler (ladinî) ya
da Hristiyan olmadıktan sonra bizi kabul etmeyeceksiniz. Bunun için de çok
mücadele ettiğinizi biliyorum özellikle otokolonizasyon yoluyla.. Ama olmadı,
olmayacak çünkü bu milletin ekserisi halâ diyor ki “Elhamdulillah Müslümanız. Radîna
billahi Rabba ve bil İslami dina ve bi Muhammedin nebiyyan ve resula” (6) İşte
bundan dolayı bu millet, sizin yalan sözlerinize inanmayacak, riyakar
yüzünüze bakmayacak artık.. Hele de son darbe girişiminin akabinde
gösterdiğiniz tavırlardan sonra..
Artık Yenikapı ruhuyla yeni denizlere yelken açmanın vakti gelmiştir..
“Bu lânet çemberinden nasıl kurtulacağız? Gerçeği görmek, hatayı sonuna kadar
yaşamakla mümkün. Spinoza kırk dört
yaşında ölmüş, Nietzsche kırk dört yaşında delirmiş. Ben yolumu kırk dört
yaşından sonra buldum.” diyen ruhu pürnur üstad Cemil Meriç’in kırk dört yaşından sonra bulduğu o muhkem hakikat:
Işık Doğu’dan yükselir.
Dipnotlar:
1. Ehl-i Salib : Haçlılar,
Hıristiyanlar. İslam memleketlerine hücum edip, yakıp yıkan, insanları öldüren
mutaassıp Hıristiyan milletler topluluğu. Arapça Sâlib kelimesi "haç"
(istavroz, çarmıh) demektir.
2. Avrupalıların
atalarından en vahşi olanları. Kartaca’nın, Roma'nın Vandallar tarafından
yağmalanmasına atfen, sebepsiz yere zarar verme eylemine Vandalizm denmeye
başlamıştır. Vandalların tarihten silinmiş olduğu söyleniyor ama bence
günümüzde Avrupa’daki holiganların ataları bunlar J
3. Britanyalılar, Danimarkalılar, Hollandalılar ve İskandinavlar da Cermenik
kavimlerdendir.
4. I. Haçlı Seferinde 1096 yılında Anadolu Selçuklu
Devleti hükümdarı Sultan I. Kılıç Arslan, 600 bin kişilik dev ordu karşısında
baskın savaşları düzenleyerek Haçlılara büyük kayıplar verdirdi. II. Haçlı
Seferinde 1147’de Anadolu Selçuklu Sultanı I. Mesut karşısında başarısız
oldular.
5. Megalo İdea ("Büyük Fikir"): Fatih
Sultan Mehmet'in İstanbul'u alarak, Bizans
İmparatorluğu’na son
verdiği günden beri yürürlükte olan bir Yunan ülküsüdür.
Bizans İmparatorluğu’nu bir Helen İmparatorluğu olarak kabul eden Yunan milliyetçileri,
Megali İdea adını verdikleri büyük ülküleri ile eskiden Bizansa ait olan tüm
toprakları yeniden elde ederek,Konstantinopolis (İstanbul) başkent olmak üzere, büyük Helen İmparatorluğu'nu yeniden kurmayı hayal etmektedirler.
6. Rabb olarak Allah’tan, din olarak İslam’dan, nebi ve resul olarak
Muhammed (SAV)’den razıyız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.