Zamandan Dem Alanlar
“Kun” dedi Yaradan
ve yaratıldı bir “big bang” ile evvelde ahirde var olacak
olan.
Önce “önce”lik ve “sonra”lığı var etti,
her “an”ın evvelinde ve ahirinde zatıyla “Ehad” olan.
Bu öncelik ve sonralıkla mukayyet olan,
Ömrüne dem vurulan,
ona “zaman” dedi,
sonra zamana yenik düşeceğini anlayan her can
“el aman” diledi.
Çünkü muvakkattı her şey;
zil, şal, gül ve mey..
Dileği, sahip olduğunu zannettiği hiçbir şey yok olmasındı;
Ereği, kendi’nde olan, kendi’ne gelen son bulmasındı..
Çarnaçar bakındı etrafına, düştü İskender’in zaafına..
ab-ı hayatı aradı diyar diyar, subesu..
bengisuyu bulmak için nereye varsa
karanlıklar kurmuştu pusu..
Ebediyet va’diyle kandırmamış mıydı zaten şeytan atasını,
Haram bulaşınca tene, gördü hatasını..
Fani olana tutunarak sonsuzu yakalamak fikri de neydi,
Döndü Baki olan Rabbine, başını önüne eğdi..
“Bir an kayboldun gibi! Yaşadım kıyameti,
Yoruldun ama buldun ey kalbim emaneti..
Yeniden su yürüdü dalıma yaprağıma,
Bir bakışın can verdi kurumuş toprağıma..” (1)
Var kılınmışlığın kayrasıyla baktı dünyasına
Meyl etti ateşine, suyuna, toprağına, havasına..
İnen, yükseklerden niçin indiğini unuttu yine
Ne de olsa malüldü nisyan ile..
Bir dem uydu dört unsurun çağırdığı her sese
Oyuna, eğlenceye, saza, söze, hevese..
Damarındaki deli kan çağıl çağıl akıyordu
Zafer tak’larına çiçekler takıyordu..
Uzun müddet hep böyle gidecek sandı,
Birbirinden seçilmez dertlere düşünce uyandı..
“Nice sultanları tahttan indirdi,
Nicesinin gül benzini soldurdu,
Nicelerin gelmez yola gönderdi,
Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm.”(2)
Fark etti gelenin gittiğini, olanın bittiğini,
Sızıyı gideren suyun sızladığını bildi..
“Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.” (3)
Müeccel sandıkları muaccel oldu,
Her güzel hal zeval buldu..
“ölüm için yüreğime sürdüğüm ecza uçtu birden
aşk ve ölüm bana yeniden
su ve ateş ve toprak
yeniden yorumlandı.” (4)
Ve dedi ki içlerden bir ses:
Ne olursan ol, önce kendi’ne gel
Hayat “Ah sen!” dediğindeki “ahsen”i bulunca güzel..
Anladı O’ndan gelen, O’na dönecek,
Ve yıldızı parlayan her şey, sönecek..
Ezelden ebede her şeyde ecel var,
Her sonsuz sandığı muhitin etrafında duvar..
Ve aradı en ni’melini, en güzelini,
En soylu duygulara uzattı elini..
“Soy utanç, soy anış, soy sevgi
Gel artmaz azalmaz ey sevgi” (5)
Ve gün geldi, kapı çaldı
Mesafe ve zaman daraldı..
“Yıldızlar kıyamet gibiydi kaldırımlarda
Çünkü biraz evvel yağmur yağmıştı
Adam bulut gibiydi, hatırladı
Adamın ayaklarının altında
Yıldızların yıldız olduğu vardı
Adam yıldızlara basa basa yürüdü
Çünkü biraz önce yağmur yağmıştı.” (6)
Mavi kapısını aralıyor deniz
Hecrime yoldaş oluyor
Mavi sırlarında saklı gök
Yüreğime sırdaş oluyor
“korkma biz de sendeniz”
1. Erdem Beyazıt
2. Karacaoğlan
3. Cahit Sıtkı Tarancı
4. İsmet Özel
5. Sezai Karakoç
6. Cemal Süreya
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.