Kişi, kudreti, kuvveti, azameti nispetince
merhametli, affedici ve sabırlı olmalıdır.. olmazsa eğer tiranlaşır, ceberrut
bir zalime döner..
İnsan kişiliğini, mefkuresini oluşturan ma'na-vi
ilkelerinden uzaklaşıp bulunduğu ve geldiği hal kendisine hoş,süslü ve doğru
geliyorsa "ama"larla yaptıklarını gerekçelendiriyorsa ruhunu farkına
varmadan kendisini kandıran şeytana teslim ediyordur.. Yazık, aynaya bak' Bu,
aynadaki, sen misin?
"Postmodern ıztırarî hastalık:hamakat ve basiret körlüğü..ve
tutuşturulmuş reçete:yarış atına dönüştürülenlere at gözlüğü..ya da uzaktan
amorf bir yaklaşımla abandone seyrediş.. iğdiş edilmiş düşünme
yetisiyle,oyunlarla (PES,PS vs.) büyüy(emey)en nesillerin çarçabuk oyuna
gelmesi doğal değil mi? pek yazık ki bu hengamede ölen ve aslında derde deva
erdem:observatif güven."
aklın çekmediği kudret, ancak öz-farkındalıksız zulüm doğurur..
kisveler.. kılıklar.. kılıflar.. şov-tanılar için utanımsız tanımlar..
sahi, sahi olmak çok mu zor?
"Aman Allah'ım! Ene(ben)li ve iyelikli cümleler ne kadar da arttı
ülkemin atmosferinde..böyle olunca bu puslu havada en büyük ene-ist ve kibirli
olan şeytan ve şeytaniler, göbek atıyordur herhalde..neuzu billah..yazık,
herkes kendi yığınlığında şeytanın gör dediğine bakıyor.."
Millet olarak çocuk gibiyiz..çok ve çabuk gaza geliyor,çok ve çabuk
öfkeleniyor,çok ve çabuk üzülüyor, çok ve çabuk seviniyoruz..-uz..-uz..duygu
buğulanmasından basiretimiz bağlanıyor,gözlerimiz gerçekleri olduğundan farklı
algılıyor..acı(lar) ya da kayıp(lar) yaşandıktan sonra gerçeklerle yüzleşince
de aklımız başımıza geliyor..ama çoğu zaman iş işten geçmiş oluyor..ve ne yazık
ki bu karakteristik, birbirimize karşı (fert,grup,cenah,hizip,mezhep..)
tutumlarımızda da böyle..araştırmadan,anlamadan,dinlemeden,bilgi sahibi olmadan
birbirimizi yaftalıyor,yargılıyor ve mahkum ediyoruz..bu yüzden bu milletin en
büyük öğretmeni acılar olmuştur..düşüncelerimize,eylemlerimize ve hatta
umutlarımıza bilgiyle akl-ı selimin yön verdiği bol acısız günleri de görürüz
inşallah..
Üstad, yine fasih bir şekilde varoluş hikmetini dile getirmiş. Zaten Hâlık-ı kainatı tanımak, O'na iman ve ibadet etmek, vazettiği emirlere uyup yasaklarından kaçınmak, havf ve reca arasında yaşamak, gönderdiği Rasulu örnek almak kamil insan veya halkul beriyye olmanın ön koşullarıdır. Rasulullah (SAV) demişti ya "Sizden Allah'ı en iyi tanıyan ve O'ndan en çok korkan Ben'im". Sorun da zaten insanların Rabblerini çok iyi tanımamaları, O'ndan yeterince korkmamalarıdır. Yoksa ayette belirtildiği üzere "iman ettim" demekle iş bitmiyor. Bütün mesele O'na ne kadar iman ettiğimiz ve bunun icabı olarak ne kadar amel-i salih işlediğimiz, ahsen-u ameladan ne kadar yaptığımız, önce bizi Vareden'in sonra da var ettiklerinin hukukuna riayet ettiğimizdir. Allah bizi bağışlasın, sırat-ı mustakiminde istikamet sahibi kılsın. İnsan olmak, hele kamil insan olmak çok zor ve bu yüzden de cennet ucuz değil, cehennem de lüzümsuz değil.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.