25 Haziran 2021 Cuma

DUVARIMIN AYNASI

 


 

ben'e giydirilmiş beden'ler..

asıl güzellik ben'de aranmalı,

beden'de değil..

beden gibi ben de makyajlanır,

aşk'ın ilk evresinde.

her iki taraf da bedenleri gibi

ben'lerini de makyajlar..

ve her iki taraf

makyajlanan ben'deki sen'e aşık olur..

acaba bende'deki sen, sen'deki sen misin?

 

Kişi, kudreti, kuvveti, azameti nispetince merhametli, affedici ve sabırlı olmalıdır.. olmazsa eğer tiranlaşır, ceberrut bir zalime döner..

 

 

İnsan kişiliğini, mefkuresini oluşturan ma'na-vi ilkelerinden uzaklaşıp bulunduğu ve geldiği hal kendisine hoş,süslü ve doğru geliyorsa "ama"larla yaptıklarını gerekçelendiriyorsa ruhunu farkına varmadan kendisini kandıran şeytana teslim ediyordur.. Yazık, aynaya bak' Bu, aynadaki, sen misin?

 

 

"Postmodern ıztırarî hastalık:hamakat ve basiret körlüğü..ve tutuşturulmuş reçete:yarış atına dönüştürülenlere at gözlüğü..ya da uzaktan amorf bir yaklaşımla abandone seyrediş.. iğdiş edilmiş düşünme yetisiyle,oyunlarla (PES,PS vs.) büyüy(emey)en nesillerin çarçabuk oyuna gelmesi doğal değil mi? pek yazık ki bu hengamede ölen ve aslında derde deva erdem:observatif güven."

 

 

aklın çekmediği kudret, ancak öz-farkındalıksız zulüm doğurur..

 

kisveler.. kılıklar.. kılıflar.. şov-tanılar için utanımsız tanımlar.. sahi, sahi olmak çok mu zor?

 

"Aman Allah'ım! Ene(ben)li ve iyelikli cümleler ne kadar da arttı ülkemin atmosferinde..böyle olunca bu puslu havada en büyük ene-ist ve kibirli olan şeytan ve şeytaniler, göbek atıyordur herhalde..neuzu billah..yazık, herkes kendi yığınlığında şeytanın gör dediğine bakıyor.."

 

Millet olarak çocuk gibiyiz..çok ve çabuk gaza geliyor,çok ve çabuk öfkeleniyor,çok ve çabuk üzülüyor, çok ve çabuk seviniyoruz..-uz..-uz..duygu buğulanmasından basiretimiz bağlanıyor,gözlerimiz gerçekleri olduğundan farklı algılıyor..acı(lar) ya da kayıp(lar) yaşandıktan sonra gerçeklerle yüzleşince de aklımız başımıza geliyor..ama çoğu zaman iş işten geçmiş oluyor..ve ne yazık ki bu karakteristik, birbirimize karşı (fert,grup,cenah,hizip,mezhep..) tutumlarımızda da böyle..araştırmadan,anlamadan,dinlemeden,bilgi sahibi olmadan birbirimizi yaftalıyor,yargılıyor ve mahkum ediyoruz..bu yüzden bu milletin en büyük öğretmeni acılar olmuştur..düşüncelerimize,eylemlerimize ve hatta umutlarımıza bilgiyle akl-ı selimin yön verdiği bol acısız günleri de görürüz inşallah..

 

Üstad, yine fasih bir şekilde varoluş hikmetini dile getirmiş. Zaten Hâlık-ı kainatı tanımak, O'na iman ve ibadet etmek, vazettiği emirlere uyup yasaklarından kaçınmak, havf ve reca arasında yaşamak, gönderdiği Rasulu örnek almak kamil insan veya halkul beriyye olmanın ön koşullarıdır. Rasulullah (SAV) demişti ya "Sizden Allah'ı en iyi tanıyan ve O'ndan en çok korkan Ben'im". Sorun da zaten insanların Rabblerini çok iyi tanımamaları, O'ndan yeterince korkmamalarıdır. Yoksa ayette belirtildiği üzere "iman ettim" demekle iş bitmiyor. Bütün mesele O'na ne kadar iman ettiğimiz ve bunun icabı olarak ne kadar amel-i salih işlediğimiz, ahsen-u ameladan ne kadar yaptığımız, önce bizi Vareden'in sonra da var ettiklerinin hukukuna riayet ettiğimizdir. Allah bizi bağışlasın, sırat-ı mustakiminde istikamet sahibi kılsın. İnsan olmak, hele kamil insan olmak çok zor ve bu yüzden de cennet ucuz değil, cehennem de lüzümsuz değil.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.